Fikrimizce!

30 Temmuz 2013 Salı

Okuduğum Son Kitap - The Perks of Being a Wallflower

Türkçeye çevirisi "saksı olmanın faydaları" ki herhalde şimdiye kadar gördüğüm en saçma sapan çeviri..

Stephen Chbosky filmin hem yönetmeni hem de senaristi zira film öncesinde bir kitaptı. Kitap ilk olarak Şubat 1999 da yayınlandı ve işte orjinal kapağı;





daha sonra kitabı senaryolaştırdı ve ortaya harika bir film çıktı.

Filmi derinlemesine incelemeden önce Türkçeye kötü çevrilen ismini anlamamız gerekli, Wallflower Türkçesi sarı şebboy yani bir tür duvar dibi çiçeğidir, sarı renkli ve afrodiyak bir etkisi söz konusu. Utangaç olan ana karakterin dönüşümünü simgeliyor bu çiçek, ve yaşanılan dönüşümün zorluğunu çiçeğin doğal habitatından anlayabiliyoruz ki bu çiçek duvar diplerinde uluşan çatlaklarda yetişiyor.

Gelelim filmin karakterlerine,

Ana karakter Charlie, oynamış ve muhteşem olduğunu söyleyebiliriz, Logan size biraz tanıdık gelecektir ki hemen The Butterfly Effect hatırlayalım ve evan'ın 7 yaşında ki hali, mutfak, elinde bıçak vs.
o zamanlar belliydi sanırım iyi bir oyuncu olacağı...

Sam karakterini hepimizin iyi tanıdığı Emma Watson oynuyor ki Harry Potter'daki Hermione Granger karakteri malumunuz.


Gelelim en eğlenceli ve benim en çok sevdiğim karaktere Patrick! Ezra Miller. bu filmden önce ezra miller adını bir tek We Need to Talk About Kevin filminde duymuştum ki orada da muhteşemdi..

Oyuncuları biraz olsun tanıdıktan sonra gelelim filmin konusuna, filmi incelemeden önce bilmenizi isterim ki, filmden sonra kitabı da alarak okudum ve bu yazıyı yazman için özellikle kitabın bitmesini bekledim.

Film Charlie adında liseye başlamak üzere olan, utangaç, belki biraz sosyofobik, hiç arkadaşı olmayan, mutsuz veya çok az mutlu olabilmiş, hayatta rol model aldığı teyzesi o 8 yaşındayken trafik kazasında ölmesi, en iyi ve tek arkadaşının geçen sene kendisini vurarak intihar etmesi vb. şekilde sarsıcı öğelerle başlıyor.

Logan Lerman'ın oyunculuğu, o üzgün tavrı sayesinde anında empati kuruyor ve onun için üzülmeye başlıyorsunuz ki amerikan lise gençlik filmlerinden biriymiş gibi gözükürken "i feel infinite" (sonsuz hissediyorum) repliği ile film fantastik bir felsefi yolculuğa başlıyor.

Charli okulun ilk bir kaç günü yalnız kalsa bile ablası ve orta okuldan bir arkadaşı ile aynı çatı altında olduğu için kendini güvende hissedebiliyor ve atölye dersinde hocanın taklitini yapan patrick ile tanışıyor ki ezra miller'ın taklit yeteneği taktirlik. başka bir akşam okulun amerikan futbolu maçında biraz zorlamada olsa patrick'in yanına gidiyor ve orada ilk kez sam'i görüyor.

Hikaye bir şekilde akıp giderken Charli ilk kez marijuana deniyor ve aynı gece sam'e en yakın arkadaşının geçen sene kendisini vurduğundan bahsediyor. Konu patrick'e kadar gelince gurup içerisinde oluşan duygu Charli'nin guruba kolaylıkla girmesini sağlıyor.

Buraya kadar olan kısım film ve kitap arasında ki bazı tutarsızlıkları aktarmak isterim, kitapta buraya kadar geldiğimde charli en az 10 defa çeşitli yerlerde ağlamış oluyordu ancak filmde charli sorunlu ama güçlü bir imaj çiziyor pek öle ağlak vs bir çocuk olarak aktarılmıyor.

Patrick yani ezra miller gay rolünün üstesinden gayet güzel geliyor ki bir kaç öpüşme sahnesinde kendini role verdiğini söyleyebiliriz. Bu çocuk yakın zamanda kendisinden çok bahsettirecek gibi duruyor.

Filmin tamamını anlatarak spoiler kurallarını sonuna kadar çiğnemek istemem ancak filmi izlemeyenlerin acil olarak filmi izlemesini öneriyorum ki soundtrack olarak über başarılı..


Logan Lerman
Charlie


imdb

Hiç yorum yok: